Portre

Unutuluşun Değil Haykırışın Öyküsü: Fatma Nudiye Yalçı

Gülin Kara

Tarih anlatılarında kadınların hep gölgede kaldığından, oynadıkları rollerin yeteri kadar özenle ele alınmadığından bahsedilir. Fatma Nudiye Yalçı hakkında yazılan ve söylenenler de haklı olarak bundan dem vurmakta, unutuluşu aşma çabası içermektedir. Bu çabanın içerisinde titizlikle hazırlanmış yazıların yanında bir de hali hazırda İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde sergilenmekte olan, Bilgesu Erenus’un yazıp Yelda Baskın’ın yönettiği “Yaftalı Tabut” oyunu da yer almaktadır ki Fatma Nudiye’yi bize yeniden anlatır. Oyunun adındaki “yafta” kelimesi boşa değildir, dünyaya gözünü açtığından beri kendi yolunu arayan bir kadın olarak Fatma Nudiye, zıtlarının ve hatta benzerlerinin arasında bile daima var oluş çabası vermek zorunda kalmıştır.

Unutuluşunun, doğrusu unutturulmak istenmesinin arkasında yatan, yalnızca kadın olması değil, inandıkları uğruna bir ömür veren mücadeleci kimliğidir. Fatma Nudiye, doğrusunu kendi seçen, yanlış yaparsa bundan dönmekten korkmayan, meydan okuyan bir hayatın insanıdır, komünisttir. İlk kadın oyun yazarımız olmasına karşın; “sahnelenebilir” kararı olan oyunu “Beyoğlu 1931”, Devlet Tiyatroları’nın “atılacak kitaplar çöplüğünde” bulunmuş, tutuklamalara, kovuşturmalara maruz kalmış, yazdıkları yıllarca sansüre uğramıştır. Öyle ki tiyatro sanatçısı yeğeni Beklan Algan, “Bir teyzem olduğunu 61 Anayasası’nın göreceli özgürlük ortamında öğrendim.” demiştir; bütün bunlarsa Fatma Nudiye’nin sonraları neden “gölgede kaldığının” yanıtıdır. Aynı mücadeleyi verdiği yoldaşları tarafından dahi çeşitli “yaftaların” hedefine oturtulmuştur. Yine de onun yaşamı, kendi yolunu açmak için durmaksızın devinmenin hikayesidir. Bu sebeple biz ne bir biyografik anlatıyla ne de sadece onu hatırlamakla yetinmeyecek bir Fatma Nudiye portresi çizmeye çalışacağız.

Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol

Comments are closed.

0 %