Tarih

II. Abdülhamid ve Siyonizm

Harun Özgür

Türkiye’deki tarih disiplininin genel olarak sağ ideolojiye teslimiyetinin yanı sıra televizyonlarda çokça boy gösteren tarihi dizilerle verilmek istenen politik mesajlarda ve toplumu istenilen çizgiye getirmede kullanışlı bir araç olmuştur. Son yıllarda yapılan dizilerde “kusursuz” Osmanlı Devleti anlatısı ve güçlü padişah figürlerinin yaratılması; ulus-devlet anlayışını öne çıkaran tarih yazımıyla üstü örtülü bir kavga, hedeflenen politik idealler için de toplumsal meşruiyet yaratma çabasıdır. Neo-Osmanlıcı tarih anlayışı tam bu noktada ulus-devlet ve Cumhuriyet anlatısı sunan tarih yazımına karşı, kahramanlaştırdığı II. Abdülhamid’i daha güçlü bir şekilde tarih sahnesine çıkarmaya çalışmaktadır.

Sözkonusu “tarihi,” dizilerde kahraman olarak anlatılan Filistin’de “bir karış dahi toprak satmam diyen” II. Abdülhamid döneminde satılan topraklar, Filistin bölgesinde kurulan Siyonist koloniler ve bu kolonilerden İsrail’i devletinin kuruluşuna giden süreç yazımızda anlatılmaya çalışılacaktır.

Rothschild Ailesi ve Osmanlı Devleti

Söz konusu II. Abdülhamid ve Siyonizm olunca akla ilk gelen olay Abdülhamid ile Theodor Herzl arasında gerçekleşen görüşmedir. Efsaneleştirilen bu görüşmede Herzl’in, Filistin’den toprak istediği buna karşı hiddetlenen Abdülhamid’in “Vatanımdan bir karış dahi toprak satmam ” diyerek Herzl’i huzurundan kovduğu anlatılır. Bu efsanevi anlatıma karşı yapılan bazı çalışmalar göstermektedir ki; gerçekleşen görüşmede toprak konusu gündeme gelmemiş,görüşme dostane şekilde ilerlemiş Theoder Herzl’e birinci sınıf mecidiye nişanı hediye edilerek uğurlanmıştır. Osmanlı topraklarında gerçekleşen bu görüşme dışında daha önemli gelişmeler yaşanmış, göz ardı edilen Rothschild ailesi İsrail Devleti’nin kurulması sürecinde Filistin’de çarpıcı işler yapmıştır.
Rothschildler özellikle 19.yüzyılda Avrupa’nın büyük devletleriyle mali işler yapan, onlara borç paralar veren, dönemin ünlü banker ailesidir. Rothschild ailesinin Osmanlı Devletiyle ilk temasları II. Mahmud döneminde gerçekleşmiştir. 1829-1830 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda Edirne anlaşmasıyla kurulan Yunanistan Devleti, ilerleyen süreçlerde Osmanlıyla sınırlar konusunda bazı sorunlar yaşamış, Osmanlıya belli bir tazminat ödemek koşuluyla sorunlar çözülmüştür. Yunanistan, Osmanlı Devletine ödemek zorunda olduğu parayı, %5 faizle Rothschild’lerden borç olarak almıştır. Alınan para Rothschild ailesi tarafından Osmanlı Devletinin hesabına geçirilecektir. Parasal işleri yürütmekle görevlendirilen Nathaniel de Rothschild, II. Mahmud ile de bir görüşme gerçekleştirecektir. Rotschild ailesiyle dolaylı olarak başlayan parasal ilişki, Kırım Harbi’nden dolayı ekonomik zorluk yaşayan Osmanlı Devletinin 1855 yılında, 5 milyon sterlinlik büyük meblağda borç almasıyla süreklilik kazanacaktır.

II. Abdülhamid ve Siyonist Koloniler

Rothschild ailesinden borç alma geleneği II. Abdülhamid döneminde de devam etmiş, 1891 ve 1894 yılında olmak üzere iki defa borç alınmıştır.1891 yılında alınan borcun faizi %4, miktarı 6.136.920 sterlin ve süresi 60 yıldı. Borcun yıllık ödemesi ise 280.612 sterlin, 18 şilin ve 4 peni olarak tespit edilmiştir. 1894 yılında Rotschild Ailesi’nden alınan borcun tutarı 8.212.340 sterlindir.

Bu dönem sadece borç alınmamış, Rothschild ailesi öncülüğünde Filistin topraklarında koloniler kurulmuştur. İlk koloni, Baron Edmond James tarafından kurulan, kelime anlamı “Siyon’da ilk olan” Uyun el-Kara(Rishon le Zion) kolonisidir. Aynı zamanda İsrail’in ilk başbakanı olan David Ben Gurion da bu kolonide çalışmıştır. Bununla birlikte bölgede üretimin gelişmesi için tarım okullarının açıldığı, çiftliklerin kurulduğu ve şarap üzümlerinin yetiştirildiği ; Ekron el-Betty, Zemarin, Bat Shelomo, Câ’ûne, Zübeyd, Cisr-i Benan, Mulabbis, Kasdinniye, Şefeya isimli dokuz koloni daha kurulmuştur. Kolonideki arazilerin tapularının sahibi olan Baron Edmond James de Rothschild, Osmanlı imparatorluğunun iflasa girdiği, Duyun-u Umumiye’nin kurulduğu süreçten bir yıl sonra Filistin’in stratejik bölgelerinden 80 bin dönüme yakın arazi satın alması da dikkate değerdir. 7 Sefer 1284(16 Haziran 1869) Tarihli Tebaayı Ecnebiyenin Emlâke Satışı kanunu da Rothschild ailesinin toprak arazileri almasına kolaylık sağlamıştır. Bu kanuna göre “yabancılar, Hicaz Vilayeti dışında kalan bütün İmparatorluk topraklarında, köyde ve şehirde bulunan her nevi gayrimenkul üzerinde mülkiyet hakkı iktisap edebilir.” Satın alınan topraklara, kurulan kolonilere Çarlık Rusyası’nda pogroma maruz kalan ve bundan dolayı göç eden muhacir Museviler yerleştirilirmiştir. 1908 Yılında Filistin’de yaşayan Musevi nüfusu, göçler sayesinde II. Abdülhamid’in tahta çıktığı 1876 yılına göre, üç kat artmış ve 80.000’e ulaşmıştır.

II. Abdülhamid ise bu kolonileri kuran, aldığı topraklarla ilerde kurulacak İsrail Devleti’nin temellerini atan Baron Edmond James de Rothschild’i engellememiş, aksine Rothschild ailesinin üyelerine üstün hizmet göstermiş kişilere verilen Osmanî Nişanından vermiştir. Nişanın tevcih edildiği yazı şu şekildedir :
“Baron Mayer Alphonse de Rothschild’e birinci rütbeden Osmanî ve mumaileyhin kerimesi Baron Bettina Caroline de Rothschild’e dahi rütbe-i mezkûreden Şefkat Nişan-ı Zişanları ihsan buyrulmasına muamele-i lâzımenin ifası şeref-sâdır olan emr ü ferman-ı Hümâyûn hazret-i Hilafetpenâhi iktiza-yı âlisinden bulunmuş olmakla ol-bâbda emr ü ferman hazret-i veliyyü’l emrindir.”

Siyonist Kolonilerden Siyonist İsrail’e

Bilindiği üzere Herzl, parçalı halde bulunan Siyonist düşünceyi teorize etmiş, 1897’de de öncülük ettiği Siyonist Basel Kongresi’nde alınan kararlarla Yahudi meselesinin uluslararası alanda tartışılmasını sağlamıştır. Yahudi Devleti adlı kitabında anlattığı üzere “Yahudi meselesi ancak dünyadaki uygar uluslar tarafından konseyde tartışılarak siyasi bir dünya meselesi haline getirildiğinde çözülebilecek ulusal bir meseledir. Biz bir halkız, tek bir halk!” Teorilerini anlattığı bu kitap din üzerine olduğu kadar milliyetçilik üzerine de bir tezdi. Herzl, Yahudilerin bir millet oluşturduğunu savunuyor ancak bu milletin kültürünü özgürce yaşayacak bir devleti(toprak parçası) olmadığı için Yahudi halkının diğer ulusların egemenliği altında ezildiğini düşünüyordu.

Bu düşünce doğrultusunda Yahudiler, baskıya maruz kalmadan ötekileştirilmeden özgürce yaşayacağı devleti, eski ahitte tam olarak da belirtilmemiş olan vadedilmiş topraklarda kurmak için mücadele etmeliydi. Herzl düşüncelerini teorize etmişti ancak bunları uygulayamamıştı. Rothschild ailesi ise Yahudi meselesini uluslararası gündem haline getirmeden sessiz bir şekilde ilerleyerek, özellikle II. Abdülhamid döneminde toprak satın alarak Yahudi Devleti idealini gerçekleştirmiştir.

Rothschild ailesinin Siyonist İsrail devletinin kurulmasında ne kadar önemli rol aldığı İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour tarafından İkinci Lord Lionel Walter de Rotschild’e yazılan mektuptan anlaşılmaktadır. Mektup aynı zamanda Yahudi milletinin politik anayasası olarak nitelendirilmektedir. Mektup şu şekildedir:

Dışişleri Bakanlığı, 2 Kasım 1917

Saygıdeğer Lord Rothschild

Majestelerinin Hükümeti adına kabineye sunulan kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım.
“Majestelerinin Hükûmeti, Filistin’de Yahudiler için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin’deki mevcut Yahudi olmayan toplumların sivil ve dinî haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Yahudilerin sahip oldukları haklara ve siyasî statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır.
Bu deklarasyonu, Siyonist Federasyonu’nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım.”

Saygılarımla

Arthur James Balfour

Tarihimizle Yüzleşmek

Her anlayış kendi tarihsel figürünü öne çıkarır. Bu tarihsel figürler kullanılması topluma verilmek istenen politik mesajda sembolik anlam taşır. Neo-Osmanlıcı zihniyet bu bağlamda kavga ettiği ulus-devlet anlayışının tarih yazımındaki tarihsel figürler ve kahramanlar yerine II. Abdülhamid’i kahraman olarak ortaya çıkarmaktadır. Bu zihniyet II. Abdülhamid’in Filistin’de Siyonistlerin devlet kurmasına Filistin’de toprak satılmasına izin vermediğinin savunusu yaparak belli bir anlayışa hizmet eden kahraman kültü ortaya çıkarmak istemektedir. Ancak yapılan araştırmalar farklı bir gerçeği göstermektedir. Buna göre II. Abdülhamid, Siyonist liderleri ve Siyonizme hizmet edenleri doğrudan karşısına almamış bu kişilerle ilişkisini bozmamış bununla birlikte kendi döneminde topraklar satılmış, satılan topraklar ve oluşturulan koloniler ilerde kurulacak İsrail Devleti’nin temelini oluşturmuştur.

Comments are closed.

0 %