Ekim İsmi

Ülkemizde çok ciddi bir geçim sorunu var.

Pahalılık sorunu var, işsizlik sorunu var, açlık sorunu var… Barınma sorunu var… İnsanlar, eğer ki satın alacak paraya sahip değilseler, sağlık hizmeti alamıyorlar ya da çocuklarına doğru düzgün bir eğitim hizmeti aldıramıyorlar.

Ülkemizin çok ciddi bir bağımlılık sorunu var.

Bakmayın siz AKP’nin kuyruğu dik tutuyoruz şovlarına, ülkenin ekonomisine dair de dış politikasına dair de iç politikasına dair de tüm kararlar emperyalist merkezlerin çıkarları doğrultusunda ve onların talepleriyle alınıyor. Milli ve yerli siyaset cambazlarının bu tablodaki pozisyonları, biraz da ironik şekilde, 70’li yıllardaki Perinçekçilerin sloganlarındaki gibi: “Amerika gitsin, Rusya mı gelsin…”

Ülkemizin çok ciddi bir gericilik sorunu var.

Türkiye’deki gericiliğin yüzyıllar öncesine dayanan kökleri var kuşkusuz. 1923 cumhuriyeti sonrası sahip olduğu iktidarı kaybeden gericiliğin Demokrat Parti iktidarıyla birlikte tekrar başlayan örgütlülüğü ve sömürü düzeniyle uyumu 12 Eylül sonrası iyice ivme kazanmış ve bugünlere gelen yolun kapısı açılmıştı. İmam Hatip okullarının ve Kuran kurslarının yaygınlaştırılması, din derslerinin zorunlu hale getirilmesi, devletin yatılı okullar ve yurtlardan elini çekip buraları tarikat ve cemaatlere bırakması, tarikatların ve cemaatlerin politik ve ekonomik faaliyetlerinin önünün açılması, bunların devlet kurumları içinde, orduda, yargıda kadrolaşmasına izin verilmesi, AKP eliyle hayata geçirilen siyasal islamcı dönüşüm gericiliğin iktidarını yaratan maddi zemini oluşturdular.

Gelinen noktada, bu gericilik ayak bastığı maddi zeminin gücüne bakarak kendisine mutlak iktidarı getirecek son hamleleri yapmaya, insan aklını esir almaya çalışıyor. İnsan aklını esir alarak, insanca olmayan her şeyi normalleştirmeye çalışıyor.

Şu an ülke gündeminin çok tartışılan konularından olan 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesi konusu bu açıdan da değerlendirilmelidir. Ortadaki vaka ne münferittir, ne bir adamın sapkınlığıdır, ne tek başına bir çocuk istismarıdır ne de pedofili!

Karşımızdaki önüyle arkasıyla sağıyla soluyla, alttan da baksan üstten de baksan bir gericilik vakasıdır. Kadını doğduğu andan itibaren insan olarak değerlendirmeyen, bir mal olarak gören dini bakış açısının sonucudur.

Bu bakışın neler yapabileceğini yakın tarihimizde fazlasıyla gördük aslında. Emperyalistlerin Büyük Ortadoğu Projesi’nin önemli parçası olan cihatçı teröristlerin kadınlara yaptıkları zulüm, kurulan kadın pazarları, bizim ülkemizde sınır boyunca bir çok yerde elden ele dolaştırılan broşürler (cihatçıların parayla sattıkları kadınların fotoğraflarını ve çeşitli bilgilerini içeren broşürler), çocuk gelin vakaları ve AKP’nin bu vakaları temize çıkarma girişimleri (Bekir Bozdağ’ın “küçüğün rızası” sözü unutulmasın), daha yeni ülkemizin güzide iktidarının misafir ettiği Taliban’ın yanında kocası olmadan sokağa çıkan kadınları, kara çarşaf içinde bile olsalar, kırbaç cezasına mahkum etmesi… Örnekler bitmiyor… Saymak bitmiyor…

Evet, çok sorun var… Günler geçerken ve bu sorunlara karşı insanı, insanın insanca yaşamını esas alan çözümleri savunanların sesi güçlenmedikçe karanlığın koyuluğu daha da artıyor.

Yani… Daha da güçlenmenin, güçleri birleştirmenin, ilerici, laik, kamucu tüm işçilerin, kadınların, gençlerin sesi, gözü, kulağı, yumruğu olmanın vaktindeyiz…

Related Posts