Son yıllarda söz konusu teknoloji olunca, sermaye sınıfını, her alanda olduğu gibi bu başlıkta da konuşurken görüyoruz. “İlham verici” konuşmaları ile teknolojinin hayatımızdaki ve gelecekteki rolüne sık sık vurgu yapan patronlar, faturayı da bu gelişmelere ayak uydurmakta zorlandığını söyledikleri emekçilere kesmekten geri durmuyorlar. Toplumu teknolojik gelişmelere ayak uydurarak ileriye taşıyan (hatta uzaya çıkan) patronlar ve buna yetişmeye çalışan biz dünyalılar imajı, bir yandan teknoloji tarikatları yaratıyor diğer yandan emekçileri gelecek hakkında gün geçtikçe daha da endişelendiriyor.
Günümüzde teknolojinin hızlı gelişmesi, herkesin hayatını etkiliyor. Ancak teknolojik gelişmelerin önemsendiği alan genellikle işin tüketim ayağı oluyor. Özellikle pandemi ile birlikte artan internet üzerinden alışveriş alışkanlıkları, evden çalışan emekçilerin bilgisayara, internete, cep telefonuna daha da bağımlı duruma gelmesi, ilkokuldan üniversiteye kadar eğitimin çevrimiçi olması, devlet dairesine gitmek yerine e-devleti kullanmamız ve daha pek çok örnek, teknolojik gelişmelerin ve dijitalleşmenin hayatımızı etkileyen bir alanı.
Ancak dijitalleşmenin hayatımızı asıl etkileyen yanı ise işin üretim alanında kendini daha fazla belli ediyor. Yapay zekâ, şeylerin interneti, makine öğrenmesi, 5G gibi gelişmeler üretimden insan gücünün çekilip çekilmeyeceği, dolayısıyla bugünkü anlamıyla işçi sınıfının var olup olmayacağına, sömürünün ortadan kalkacağına ya da daha da derinleşeceğine dair tartışmaları beraberinde getiriyor.
“Dijital gelecek ve emek” dosyamızda, dijitalleşme olarak tarif edilen teknolojik gelişmelerin geleceğini emek cephesinden değerlendirdik. Dosyamızın “Sosyalizm talebi hiç bu kadar gerçekçi olmamıştı” başlıklı ilk yazısında Hakan Yurdakan, kapitalizmin emek sömürüsü olmadan ayakta kalamayacağını, dolayısıyla belli bir noktada kapitalist sistemin teknolojik gelişmenin önünde engel olacağını vurguluyor. “Dijitalleşme ve sınıfın yeni dönem yolu” başlıklı ikinci yazımızda Deniz Olcay, dijitalleşmenin ne olduğunu tarif ederken, bunun iddia edildiği gibi bir devrim olup olmadığını sorguluyor. Dosyamızın “Dijitalleşmenin ekonomi politiği” başlıklı üçüncü yazısında Dr. Anıl Aba, artık günlük rutinin doğal bir parçası haline gelen Google, Amazon, Facebook gibi uygulamaların nasıl tekelleştiğini ve bu tekelleşmenin gelecekte ne gibi sorunlara yol açabileceğini tartışıyor. “Değer teorisi yeniden: Dijitalleşme ve işçi sınıfı” başlıklı dosyamızın dördüncü ve son yazısında Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, dijitalleşmenin günümüzde ve gelecekte işçi sınıfına dönük etkilerini ele alıyor.
İyi okumalar dileriz…