Mercek

Bilgi Çağında Düşünce Özgürlüğünün Paradoksal Hikâyesi

Başak Ozan Özparlak

 “Şimdiye dek hiç bu kadar çok insan bu kadar az insan tarafından manipüle edilmemiştir.”

Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret

Başlangıçta, açık kapılar vardı. İlerleyen yıllarda bu kapılar ya kapandı ya da açık olanlar birer gözetleme kulesine dönüştü. İnternet, world wide web (www) sayesinde geniş kitlelerce kullanılmaya başlandığı andan itibaren, uzaktaki bilgiye erişmenin ve bireylerin bilgi ve düşüncelerini uzaklara iletmenin en etkili yolu haline gelmişti. Uzakları yakınlaştırma işlevi bugün, dünden çok daha hızlı ve etkili olarak varlığını korusa da, internetin neleri, hangi amaçla yakınlaştırdığı konusunda bir farklılaşma ortaya çıkmıştır: Özgür düşünce ve bilginin akışı, yerlerini, yönlendirilmiş düşüncenin akışına ve gözetlemenin en mahrem alanlara taşması olgusuna bırakmaya başlamıştır. İnternetin bu yeni mimarisinin tercih amaçları ile bir zamanlar Paris’i dönüşüme uğratan şehir planlamasının amaçları arasında çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır. 19. yüzyılda Paris’i dönüştürmek için yetkilendirilen Haussmann, büyük caddeler (meşhur Paris bulvarları) tasarlamış, nefret ettiğini belirttiği “alt” sınıfları şehrin merkezinden dışlayacak şekilde bir nezihleştirme projesi ile fahiş kira artışlarına yol açarak bu amacını gerçekleştirmiştir. Haussmann’ın asıl gayesi ise, yönetime karşı sokak isyanlarını imkânsız kılacak bir şehir planlamaktı: Barikat kurmaya izin vermeyecek genişlikte caddeleri tasarlamasının esas nedeni buydu[1]. İşte, internetin yaygın kullanılmaya başlandığı 1990’lardan beri yaşamakta olduğu değişim de internetin Haussmann’laştırılmasıdır denilebilir, bununla amaçlanan, bilginin ve fikirlerin serbest yayılımının giderek kontrol edilebilir ve sınırlandırılabilir hale gelmesidir.

Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol

Comments are closed.

0 %