Ekim İsmi
Yoğun bir döneme giriyoruz.
Siyaset, ekonomi, uluslararası ilişkiler, gündelik yaşam her geçen gün daha yoğunlaşıyor.
Yaz aylarıyla sıçramalı bir şekilde derinleşen ekonomik kriz ülke halkının büyük bölümünü bir var ya da yok olma haline sürüklüyor. Sürekli artan fiyatlar, hiçbir şeye yetmeyen maaşlar, çaresizlikle çözüm bekleyen insanlar önümüzdeki günlerde bir de kış sınavına girecekler. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarının geldiği nokta bu sınavın hiç de kolay geçmeyeceğini söylüyor…
Soğuk kış günlerini beklerken uluslararası alanda çok sıcak gelişmeler yaşanıyor. Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya Rusya’ya katılma kararı alırken, Ukrayna NATO’ya hızlandırılmış katılım başvurusunda bulunuyor ve “NATO üyesi ülkelerin Rusya’nın müdahalesini tanımayacakları, Ukrayna’nın kendi yolunu seçme hakkının desteklendiği, başvurunun 30 NATO üyesi ülkenin oybirliği durumunda gerçekleşebileceği” yanıtını alı- yor. Rusya’nın kaybettiği üzerine yürütülen propagandanın aksine, maddi gerçeklik, özellikle doğalgaz kozunu elinde tutan Rusya’nın karşısındaki güçlerin birliğini parçalamaya başladığına dair ipuçları veriyor. ABD’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin çıkarları örtüşmüyor, çatışıyor. Bakalım General Kış’ın etkisi ne olacak?
Avrupa’da savaş devam ederken İran karışıyor. Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan protestolar, özellikle ülkenin kuzeyinde, devam ediyor. Kadın saçlarının simge olduğu eylemlerde türbanların, kara çarşafların yakılmasıysa son derece önemli. On yılllardır kadını ikinci sınıf insan olarak gören ve şeriat kurallarıyla baskı altına alan islam rejimi bu eylemlerle büyük ideolojik hasarlar alıyor.
Ve ironiye bakın ki, İran’lı kadınların, İran halkının siyasal islamın prangalarını söküp atmak için ölümü göze alarak sokağa çıktığı günlerde, Türkiye’de, muhalefetin aklına türbanla ilgili kanun teklifi vermek geliyor.
Sanki Türkiye’de bir türban yasağı varmış gibi! Sanki Türkiye’deki türbanlıların özgürlük gibi bir sorunları varmış gibi! Sanki hastanede, adliyede, okulda, mecliste türban takmak yasakmış gibi!
CHP’nin “samimiyet turnusolu” olarak kodladığı bu hamle sağcılığının bir kere daha ilanıdır. AKP eliyle kurulan rejimle özünde hiçbir derdi olmayanların, bu öze dokunmadan hayata geçirmeye çalışacakları restorasyon ancak ve ancak böylesi gerici hamlelerle anlamlanabilirdi. Ancak türbanın bir simge, siyasal islamın, şeriatın simgesi olduğunu saklamak isteyenler böyle bir teklif verebilirdi.
İşte İran. Türbanın özgürlüğünün kadınların esareti olduğunun en büyük örneği. İran’da insanlar ölüyor, türban takmadıkları için değil, türbanın iktidarına karşı çıktıkları için…
İşte Türkiye, aklıevvel sosyal demokrat parti türbanın özgürlüğü peşinden koşuyor; bayrağındaki altı oktan birinin laiklik olduğunu unutarak! CHP unutsun, bu ülkenin gerçek sahipleri laikliği unutmayacaktır; ülkenin türban değil cemaat ve tarikat sorunu olduğunu da unutturmayarak…