Can Aykaş: Köy Enstitüleri üzerinden yıllar geçmesine rağmen hâlâ Türkiye’nin en çok tartışılan meselelerinden biri. Köy Enstitülerine nasıl bakmalı? Köy Enstitüleri yalnızca köylünün eğitilmesinden ibaret bir eğitim projesi olarak görülebilir mi? Yoksa daha büyük bir bütünün bir parçası olarak mı görülmeli?
Bilsay Kuruç: Ben bunu ayrıntılı olarak önce 17 Nisan’da “21. Yüzyıl İçin Planlama” [1], sonra 23 Mayıs’ta Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği konferansında işlemeye çalıştım. [2] İş daha büyük bir bütünün parçasıdır görüşündeyim. Ve buradan çıkaracağımız yeni dersler var.
İşin odak noktası demokratik devrim. 20. yüzyıl bize şunu gösterdi; demokratik devrim olmadan toplumlar ileri gidemiyorlar. Bilimsel olarak buna sınıflar ve sınıfların zaman içindeki mücadeleleri açısından bakmak zorundayız. Bilimsel olarak bakmayacaksak şu tarihte ne oldu, kim ne dedi, bu böyle demiş vb. düzeyinde takılırız ve ileriye gidemeyiz. Dolayısıyla 20. yüzyıl bize demokratik devrimi değişik ülkelerde ve bu ülkelerin tarihsel koşullarında, yani farklı sınıfsal yapılarda bu sınıfların zaman içindeki mücadelelerini anlatıyor. Bu açıdan bakma zorunluluğu getiriyor.
Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol