Prof. Dr. İzzeddin Önder
Bağımlılık ve bağımsızlık kavramları hem ekonomi hem de siyaset alanında aynı anlamda kullanılan sözcüklerdir. Ekonomi bağlamında bağımlılık, bir ülkenin ekonomisinin başka ekonomilere, genellikle de güçlü bir ekonomiye kaynak ya da politika alanlarında bağımlı olmasını ya da politika oluşturma açısından güçlü ekonomilerden ciddi boyutta etkilenmesini ifade eder. Kalkınma ekonomisi alanında ortaya çıkmış olan bağımlılık okulunun tarihi gerilere, 2000’li yılların başına kadar gider. Örneğin, Hans Singer’in gelişmekte olan bir ekonomide gelişmiş bir merkezin kurduğu ekonomik ünitenin o ülkeye değil, merkez ülkeye yarar sağlayacağı tezini ortaya koyması ekonomik bağımlılığın ilk açıklamalarındandır. Benzer şekilde, Latin Amerika için geliştirilen model çalışmalarında yer almış olan Raul Prebisch’in geliştirmiş olduğu yaklaşımda ekonomiler arasındaki ticarette, ürün çeşidine bağlı olarak gelişmiş ekonomilerin üstün olduğunu göstermesi de bağımlılık politikalarının gelişmekte olan ekonomiler aleyhine sonuçlanacağının delilidir. Bağımlılık teorisinin temel kurucusu olan Andre Gunder Frank teoremine göre de, merkezde yer alan gelişmiş ekonomiler ile çevrede konuşlanan çevresel ekonomiler arasındaki ekonomik ilişkiler daima merkez ekonomiler lehine sonuçlanır. Gelişmekte olan ekonomilerin gelişmiş ekonomilerden aldığı sermaye-yoğun metalara karşın onlara emek-yoğun metalar satması ve ticaret hadlerinin sermaye–yoğun mallar lehine olması nedeniyle ticari ilişkiler gelişmiş ekonomiler lehine gelişir. 1900’ların bağımlılık görüşünün en belirgin ifadesi Baran-Sweezy ekolünün görüşlerinde bulunur. Baran-Sweezy’nin, “günümüzün gelişmiş sanayi ekonomilerinin günümüzün gelişmekte olan ekonomilerin geri bıraktırılmaları pahasına tarih sahnesine çıkmışlardır” şeklinde özetlenebilen Monopoly Capital kitabı, dönemin bağımlılık oluşumunun politik ifadesidir. 1900’lerin sonlarına doğru, bu ekolün son dönem temsilcilerinden Samir Amin de benzer görüşle, günümüzün gelişmekte olan ekonomilerinin gelişmiş ekonomiler düzeyine ulaşmasının önündeki engelin kapitalizm olduğunu ifade ederek bağımlılık görüşünü günümüzün yoğun emperyalist görüşüyle birleştirmiştir.
Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol