Dünya’nın genelinde yaşanan gelişmeler neticesinde, her bir başlıkla birlikte sola olan ihtiyacın farklı şekillerde kendisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Bu ihtiyaca paralel olarak sol söylemlere sahip bir dizi siyasi hareketin zaman zaman yükselişe geçtiğini, hatta bazı ülkelerde iktidar dahi olduğunu görüyoruz.
Sol söyleme sahip siyasi hareketler son yıllarda Avrupa’da da yükselişe geçti. Ancak sol söyleme sahip olmakla solun değerlerine sahip çıkmak, bunları hayata geçirmek aynı şeyler değildir. Haliyle bu siyasi hareketlerin sola olan ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzak oldukları tartışmasız bir gerçek. Öyle ki kendi söylemlerine dahi ihanet eden örnekler var karşımızda. “Avrupa solu: Bir varmış bir yokmuş” başlıklı dosyamızda bahsi geçen siyasi hareketlerden bir kısmını ele aldık.
Dosyamızın “Alacakaranlıktan zifiri karanlığa: Avrupa Solu” başlıklı ilk yazısında Irmak Ildır, Avrupa solunun genel durumunu tarihsel bir çerçeveden değerlendirdi. Erkin Öztok “Demokratik sosyalizm: Sosyal demokrasinin güncel varyantı” başlıklı dosyamızın ikinci yazısında Jeremy Corbyn, Bernie Sanders örneklerinden hareketle son dönemde sıkça duyduğumuz ‘demokratik sosyalizm’ kavramını tartışıyor. Kamil Tekerek, “Yine yeni yeniden solun akıbeti: Syriza ve sonrası” başlıklı dosyanın üçüncü yazısında bir dönemin “umudu” Syriza’nın hikayesini ele alırken, yazısında bu umudun ülkemizdeki karşılığına yönelik değerlendirmelere de yer veriyor. Dosyamızın “Avrupa’nın yeşil yolu nereye çıkar?” başlıklı son yazısında Behiç Oktay, Avrupa’da son dönemde yükselişte olan yeşil siyasetin ortaya çıkışını ele alırken bu siyasetin düzen içi konumlanışını da ortaya koyuyor.
İyi okumalar dileriz…