Afitap Kuzgun

Ülkede her kurumun yıllar içerisinde geçirdiği dönüşümü bazen şaşırarak bazen öfkeyle bazen kanıksama ile izliyoruz. Akademi ise çoğu zaman, özellikle de akademisyenlerin kendisi tarafından, bir şekilde bu dönüşümün dışında kalacakmış algısına sahiptir /sahipti. Bunun nedeni de akademisyenlerin genellikle akademiyi siyaset üstü bir konuma yerleştirmeleri, kendilerini ise sadece “bilim yapan, siyasete mesafeli” bireyler olarak görmeleridir. Oysa üniversiteler de diğer kurumlar gibi egemen ideoloji doğrultusunda şekillenen ve zaten akademinin önemli bir unsuru olan öğrencilerden mütevellit gençlik hareketinin merkezinde yer alan kurumlardır. Pek çok akademisyen bu dinamizme de sırtını çevirmiştir. Sonuç ise ne yazık ki, üniversitelerin mekanik bir şekilde bilgiyi aktaran, tartışmadan, eleştiriden uzak, görece sahip olduğu özerk yapısını yavaş yavaş kaybeden, üretmeyen, kendi kendinin tekrarı, hantal bir yapı halini almasıdır.

Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol

Related Posts