Prof. Dr. Rıfat Okçabol
Cumhuriyet rejiminin en önemli niteliği, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtildiği gibi, ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ olmasıdır. Devletin demokratik, laik, sosyal ve hukuksal nitelikleri arasında en önemli olan, laikliktir. Laiklik olmadan devletin demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olması mümkün değildir. Osmanlı laik anlayış üretemediğinden ya da laik anlayışı benimseyemediğinden, Avrupa’nın güçlü devletlerinin baskısıyla açıklanan ‘Tanzimat Fermanı’ (1839) ile ‘Islahat Fermanı’ (1856) bir işe yaramamıştır. 1876’da Kanun-i Esasi (Osmanlı Anayasası) ilan edilip meşrutiyet düzenine geçilmesi de, laik anlayış geçerli olmadığından bir işe yaramamıştır. Çünkü laik anlayışın temeli, devleti yönetenlerin gücünü aileden ya da tanrılardan değil halktan almasıdır; egemenliğin tek kişide, kralda, padişahta, … olması değil, halkta olmasıdır. Bu nedenle devlet yönetiminde laik anlayışa kapı açan ilk gerçek uygulama, 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM), ‘egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu’ ilan etmesidir.
Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol