İshak Muhaciroğlu
Karl Marx’ın 14 Eylül 1867’de yayımlanan Kapital’in (Das Kapital: Kritik Der Politischen Ökonomie) ilk cildi, çağcıl ekonomi ve felsefe tarihinin en önemli çalışmalardan biri olarak görüldüğünü yinelemeye gerek yoktur herhalde. Marx, yapıtının ilk cildini Almanca olarak Hamburg’da Otto Meissner Yayınevi üzerinden yayımladı. Bu cilt, aslında daha kapsamlı bir çalışmanın yalnızca başlangıç bölümüydü. Ancak kitabın tamamı Marx’ın hayattayken tamamlanamadı; sonraki ciltler Engels’in editörlüğünde yayınlandı. Marx’ın işçi hareketleriyle uzun süredir kurduğu yakın bağ, bu eserin siyasal karakterini daha ilk yayımlandığında açıkça ortaya koymuştur. Ancak Kapital, sadece bir siyasal manifesto değil, aynı zamanda kapitalist üretim sisteminin ayrıntılı bir analizini sunar ve bilimsel bilgiye dair özgün bir bakış açısı önerir.
Marx, Kapital’in birinci cildinin önsözünde, bu eserin 1859’da yayımlanan Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı adlı çalışmasının devamı niteliğinde olduğunu belirtir. İki eser arasındaki uzun zaman aralığını, kendisini defalarca kesintiye uğratan bir hastalığa bağlar. Marx, önceki eserinin içeriğini yeni cildin birinci bölümünde özetlediğini, ancak bunu yalnızca bağlam ya da bütünlük sağlamak için değil, aynı zamanda konunun sunumunu geliştirmek amacıyla yaptığını ifade eder. Önceki çalışmada yalnızca değinilen noktaların burada daha ayrıntılı işlendiğini, buna karşın daha önce detaylıca ele alınmış konulara ise bu kez yüzeysel olarak dokunulduğunu söyler. Ayrıca, değer ve para teorisinin tarihine dair bölümlerin bu ciltte tamamen dışarıda bırakıldığını, ancak ilgilenen okuyucular için birinci bölümün dipnotlarında bu konulara dair yeni kaynakların yer aldığını ekler.
Yazının devamını okumak için ücretsiz kayıt olun