Akademi

Vakıf üniversiteleri gerçeği

Turgut Mansuroğlu

İlk kez 1965’de kurulan özel yüksekokullar 1971’de kapatıldı 

625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası 18 Aralık 1965’te yürürlüğe girdi. Bu yasa ile özel yüksekokul kurulmasının önü açıldı. Sayıları ilk 3 yılda 12 iken 1969 yılına gelindiğinde 44’ü buldu. Yarıya yakını İstanbul’da olmak üzere, Ankara, İzmir, Adana ve Eskişehir’deki özel yüksekokullarda öğrenci sayısı 70 bine yaklaştı. Özel yüksekokulların Anayasal bir hak olan öğrenim hakkı için büyük bir tehdit oluşturduğu, şark kafasıyla/kurnazlığıyla ayyuka çıkan yolsuzluklar, usulsüzlükler, haksızlıklar ve kayırmalar sonucu, birkaç yıl içinde belli oldu. Hemen refleks gösteren Devlet Cumhuriyet Senatosunda, Anayasanın ve yasaların kendisine verdiği yetkilerle Özel Yüksekokullar hakkında bir araştırma komisyonu kurdu. 6 Aralık 1967 tarihinde göreve başlayan Komisyon 24 Nisan 1968’de araştırmalarını tamamlayarak raporladı. Tarihsel bir belge olan bu raporda tek tek yüksekokullar araştırıldı ve yükseköğretim için tehlikenin boyutları ortaya kondu. Açılan davalar, uzun yargılamalar sonunda konu (Dava No:1968/670) Danıştay Dava Daireler Kurulu tarafından Anayasa Mahkemesine taşındı.14 Mart 1969’da konuyu incelemek üzere gündemine alan Anayasa Mahkemesi 1971 yılında özel yüksekokulların kapatılmasına karar verdi. Ardından 1971 yılında çıkarılan 1472 Sayılı Yasa ile kapatılan 44 yüksekokulun çoğu akademilere, bir kısmı da üniversitelere bağlandı. Böylece öğrenciler hak kaybına uğramadan öğrenimlerini sürdürdü.1

Vakıf üniversiteleri özel üniversite değildir: Kamu tüzel kişiliğidir

Türkiye’de yükseköğretim ile ilgili mevzuatın temel metinleri, Anayasası’nın 130. maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu’dur.

Anayasanın 130. maddesinde “…kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur. Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir…” hükmü getirilmiş ve böylece vakıflar tarafından yükseköğretim kurumları kurulabileceğine yönelik açık bir anayasal düzenleme yapılmıştır.

Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği ise 2005 yılında çıkarılmış ve vakıf üniversitelerinin kuruluş, işleyiş, gözetim ve denetimine ilişkin esasları içermektedir. Bu yönetmeliğe göre Vakıf Yükseköğretim Kurumu, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile kurulabilmektedir.2

Tüzel kişiler (hukmî şahıs-personne morale) ortak bir amacın (gayenin) devamlı bir surette gerçekleştirilmesi amacıyla örgütlenmiş bulunan kişi ya da mal topluluklarıdır. Tüzel kişiler de kendi içinde kamu tüzel kişileri ve özel hukuk tüzel kişileri şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Kamu tüzel kişisi vasfına sahip olmanın da, kamu gücü ayrıcalıklarından yararlanma gibi bir takım önemli sonuçları vardır. Ancak öyle kuruluşlar da vardır ki, kamu tüzel kişisi olup olmadığı konusunda tartışmalar hala devam etmektedir. 3

Vakıf üniversitelerinde öğretim elemanlarına devlet üniversitelerinden daha az ücret verilemez

Vakıf üniversiteleri yukarıda bahsi geçen mevzuatlar çerçevesinde kurulup yönetilirken son olarak, 17 Nisan 2020’de  “Yüksek Öğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girince işler biraz karışmaya başladı. Bu kanun daha çok vakıf üniversitelerinde çalışan akademik personelin maaşları ile ilgili maddesi nedeniyle gündeme gelse de aslında başka önemli düzenlemeler de içermekteydi. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  • “Vakıf yükseköğretim kurumları, ön lisans, lisans, tezli yüksek lisans ve doktora düzeyindeki her bir diploma programında öğrenim gören öğrencilerden; ilgili programın en yüksek merkezi yerleştirme puanına sahip en az yüzde on beşi kadar öğrenciyi, söz konusu programın öğrenim süresi boyunca ücretsiz okutmakla yükümlüdür” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır.
  • Mali zorluğa düştüğü tespit edilen vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin geçici ya da sürekli olarak durdurulmasına ilişkin esaslara ilaveler yapılmıştır.
  • Her yıl öğrenci gelirlerinin toplamının %2’sinin bir kamu bankasında açılan vadeli hesaba yatırılmasına ilişkin bir düzenleme yapılmıştır.

Diğer taraftan maaşlarla ilgili düzenleme şöyle oldu: Bu kanunun 11. Maddesinde ifade edilen şekliyle, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu‘nun 1983’ten beri yürürlükte olan ek 8. maddesine ek yapıldı. 17 Nisan’dan önce kanunda şu ifadeler yer alıyordu: Vakıfca kurulacak yükseköğrenim kurumlarındaki akademik organlar, devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar. 17 Nisan’daki düzenlemede, bazı vakıf üniversitelerinin öğretim elemanlarını düşük ücrete çalıştırmasının önüne geçmek için şu fıkra eklendi: “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate alınır.” 4 5

Vakıf üniversitesi öğretim elemanları ücret sorununun çözümü ne durumda?

…ilk sorun burada başladı ve “eşitlemenin brüt mü yoksa net ücret mi” olacak sorusuna her iki taraf da kendi lehine yorumlayarak bir çözüm arayışına girdi. Diğer sorun ise bu düzenlemenin uygulanmaya başlama tarihi idi. YÖK, bu sorunları çözmek adına bir dizi karar aldı. Özellikle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu’nun önceki Kararları ve 08.07.2020 tarihli ve 39 sayılı kararı ile bu kanuni düzenlemenin başlangıcının yeni sözleşme ile olabileceği ve ücretin net mi ya da brüt mü olacağı hususunu vakıf üniversitelerinin keyfiyetine bırakacağı yönünde görüş verdi.

Neyse ki Danıştay 8’inci Dairesi tarafından verilen bir karar ile “Kanun maddesinin bertaraf edecek şekilde düzenleme yapıldığı ve Kanun ile getirilen bir hakkın kullanımının daralttığı, iş sözleşmelerinin yasanın yürürlüğünden önce zam miktarlarını belirleyecek şekilde imzalanmış olmasının da yasanın uygulanmasına gerek olamayacağından açıkça hukuka aykırı düzenleme yapıldığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda 2577 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 27. Maddesinde yer alan koşulların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” şeklindedir.6

Bir yandan mevcut mevzuatlar her ne kadar vakıf üniversitelerinin ticari amaçlarla kurulamayacağını buralarda kâr elde edilemeyeceğini açıkça ortaya koysa da günlük hayatta durumun böyle olmadığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Biliniyor ki birçok vakıf üniversitesi kanun ve yönetmeliklere göre yasak olmasına rağmen bir yolla patronlara kaynak aktarmaktadır. Bu nedenledir ki “vakıf üniversitesi” kavramı konuşma dilinde kendine bir türlü yer bulamamıştır. 

Ticarethane mi üniversite mi?

Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim üyeleri ile yapılmış bir çalışmada, akademisyenlerin üniversitelerine ilişkin ticarileşme algısı sıralanmış ve şaşırtıcı olmayan bir biçimde ilk beş sırayı aşağıdaki üniversiteler almıştır.7

  1. Bahçeşehir Üniversitesi 
  2. İstanbul Okan Üniversitesi 
  3. Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi 
  4. Nişantaşı Üniversitesi 
  5. Antalya Bilim Üniversitesi 

Şimdi bu araştırma verilerinden sonra iki haber paylaşalım: 

“Türkiye Yükseköğretim Meclisi toplantısına başkanlık yapan, Türkiye’de bulunan vakıf üniversiteleri dekanlarının ortak görüşlerini açıklayan Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, 2547 sayılı kanuna tabi olan akademik kadro ve iş kanuna tabi idari personelin bir arada çalışmasının vakıf üniversitelerinde işleyiş bozukluklarına yol açtığını gerekçe göstererek özel bir kanun çıkarılmasını istedi. Vakıf üniversitelerine özel bu kanunla, iki ayrı çalışan grubunun aynı kategoride değerlendirilmesini istediklerini açıklayan Okan, 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda yer alan ‘Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez’ maddesinin ‘rekabetçiliği azalttığı’ gerekçesiyle karşı çıktı ve kaldırılmasını istedi.

‘Özel Üniversite Kanunu’

Vakıf Üniversiteleri’ndeki program ücretlerinin büyük farklılıklar gösterdiğini söyleyen Okan, programlara minimum ücret getirilmesini ve bölüm kontenjanlarının her üniversitenin kendi inisiyatifine bırakılmasını istediklerini dile getirdi. Türkiye’deki üniversitelerin devlet, vakıf ve özel olmak üzere üçe ayrılması gerektiğini dile getiren Okan, ‘Talep ettiğimiz Özel Üniversite Kanunu çıkarıldığı takdirde kâr amacı güden ve bir şirket gibi yönetilen üniversiteler hayata geçirilebilecek’ dedi. Toplantıda, devlet ve vakıf üniversitelerindeki uluslararası öğrencilerin ücret farkının ortadan kaldırılması talebiyle birlikte, vakıf üniversitelerinin şehir içinde bulunan kampüslerini artırmaları için gereken yasal düzenlemelerin yapılması istendi.” 8

Bu duruma ilişkin Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ( Eğitim-Sen) ve Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM)   ortak bir açıklama yapmış ve durumu net bir biçimde ortaya koymuştur:

“…Vakıf üniversiteleri sahiplerinin ortak görüşlerini açıklayan Okan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan, vakıf üniversitelerindeki akademisyenlerin ücretleri ve statüleri ile AKP’nin uzun süredir iştahını kabartan özel üniversitelere ilişkin çarpıcı açıklamalar yapmıştır.

Basında yer alan haberlerde, 9 Şubat’ta gerçekleştirilen söz konusu toplantının tutanağında;

  • ‘Kâr amacı güden şirket gibi üniversiteler’ kurulmasının önemine değinilerek özel şirket statüsünde kurulabilecek üniversiteler için gerekli düzenlemelerin yapılması,
  • ‘Vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ücretleri, devlet üniversitelerindeki akademisyenlerin ücretinden az olamaz’ şeklindeki yasa maddesinin kaldırılması,
  • Böylelikle vakıf üniversitelerinin rekabet gücünün arttırılması,
  • Vakıf üniversitelerinde burs kazanarak ‘ücretsiz şekilde öğrenim gören öğrenci’ sayısının azaltılması,
  • Üniversiteye yerleşme sisteminde kaldırılan baraj puanına benzer şekilde, dil baraj puanının da kaldırılması,
  • Vakıf üniversitelerinin kamu bankalarına yatırdıkları gelirlerinin % 2’si tutarındaki teminatların kaldırılması ve
  • ‘Eğitim kalite işidir. Kalite için bir taban fiyat belirlenmelidir’ denilerek eğitimin alınır satılır bir hizmete dönüştürülmesi taleplerinin bulunduğu kararlar yer almıştır.  

Bu kararları açıklayan kişinin Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan olması da oldukça manidardır. Çünkü Okan Üniversitesi’nin adı akademik özgürlüğe saygı ya da akademik niteliğiyle değil, haksız ve hukuksuz biçimde yürüttüğü işten çıkarma ve akademik tasfiye uygulamalarıyla öne çıkmaktadır. Dolayısıyla ‘kâr amacı güden üniversiteler’ talebi, haksız ve hukuksuz işten atmalar ve akademisyen ücretlerinin rekabeti düşürdüğü iddiası; öğrencilerin ücretsiz öğrenim görmesi hedefi, vakıf üniversitelerinin yürütmesi gereken kamu hizmeti anlayışına tamamıyla zıt ve anayasaya aykırıdır!”9 

Vakıf üniversiteleri için emsal karar: Ücretler eşitlenecek

…Çalıştırdıkları öğretim elemanlarının maaşlarını devlet üniversiteleri ile eşitlemeye yanaşmayan vakıf üniversiteleri hakkında yargıdan emsal teşkil edecek bir karar geldi. 

Yükseköğretim Kanunu’nda 17 Nisan 2020 tarihinde yapılan 2547 sayılı değişiklikle, devlet ve vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının ücretlenmesinin eşitlenmesine karar verildi. Değişiklik, “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez” ifadesiyle Resmi Gazete’de yayımlandı. Ancak bu düzenlemeye rağmen çok sayıda vakıf üniversitesi ya ücretleri eşitlemedi ya da brüt ücret üzerinden eşitleme yaparak öğretim elemanlarına ödediği net ücreti düşük tutma yoluna gitti. 

İstanbul’da bulunan bir vakıf üniversitesinde çalışan öğretim görevlisi, bu durumu yargıya taşıdı ve maaşının kanuna göre hesaplanarak net ücret üzerinden ödenmesi talebiyle 23 Ekim 2020’de dava açtı. İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde görülen dava 28 Nisan 2021’de sonuçlandı. Mahkeme, öğretim üyesine tüm özlük ve parasal alacaklarının yasal faiziyle ödenmesine hükmetti.

Davayı açan öğretim görevlisinin çalıştığı vakıf üniversitesi, “idarenin hukuki ve mali açıdan orantısız boyutta zorluğa düştüğünü” öne sürerek karara itiraz etti. Vakıf üniversitesinin yaptığı istinaf başvurusunda, öğretim görevlisine verilen ücretin YÖK tarafından yapılan yeni düzenlemeye istinaden brüt 6 bin 205 TL olarak belirlendiği ve sözleşmede hiçbir şekilde hukuka aykırılık bulunmadığı da iddia edildi. Ancak vakıf üniversitesinin itirazını reddeden İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 7. Dava Dairesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun buldu…”12

Peki emsal alınacak ücretler yeterli mi?

Bundan on yıl önce yani 2012 yılında Dolar 1,8 TL iken devlet üniversitelerinde bir Yardımcı Doçent Doktorun maaşı 2.267 TL’dir. Buna göre on yıl önce yardımcı doçentler 1.260 dolar maaş alıyormuş. 

Merkez Bankası tarafından 2022 yılının sonunda, doların en iyi ihtimalle 16,5 TL olacağı resmi olarak tahmin edilmektedir. Yine 2022 yılında yapılan zamlar ile devlet üniversitelerinde en düşük Doktor Öğretim Üyesi maaşı (eski Yrd. Doç. Dr.) 11.250 TL’dir. Bu durumda 2022 yılında devlet üniversitelerinde ve bahsi geçen yasal düzenlemeye uyan vakıf üniversitelerinde Doktor Öğretim Üyelerinin aylık maaşı en az 680 dolar civarında olacaktır. Sadece bu basit hesapla bakıldığında, satın alma gücündeki kayıplar hesaba katılmasa bile, akademisyenlerin maaşları dolar bazında son 10 yılda yarı yarıya azalmıştır.

Tabi tüm bu yasal düzenlemelere ve mahkeme kararlarına rağmen, halen akademisyenlere devlet üniversitelerindeki emsallerinden daha az maaş veren vakıf üniversiteleri olduğunu unutmamak gerekir.131415

2021 Yılı Vakıf Yükseköğretim Kurumları Raporu’nda, “Öğretim Elemanlarına Ödenen Net Ücretlere Göre Vakıf Üniversiteleri” başlıklı tabloda vakıf üniversitelerinin akademisyenlere ödedikleri en düşük ve en yüksek ücretler gösterilmektedir. Vakıf üniversitelerinin doğrudan kendi beyanları ile oluşan bu tablolar incelendiğinde; 17 Nisan 2020’de Resmi Gazete’de yayınlanarak, 2547 Sayılı YÖK Kanunu’nda, yapılan değişikliğe uymadıkları apaçık ortaya çıkmaktadır. Hem öyle birkaçı değil büyük çoğunluğu uymamaktadır bu düzenlemeye.14

Şöyle ki 2021 yılı için devlet üniversitelerindeki akademisyen maaşları göz önüne alındığında, tablodaki 73 vakıf üniversitesinden 55’inde, yani %75’inde, profesörlere ödenen en az ücret, devlet üniversitesindeki profesör maaşından daha düşüktür. Doçent ve doktor öğretim üyelerinde de durum hemen hemen aynıdır. Araştırma görevlilerinde ise 73 vakıf üniversitesinden sadece 10 tanesinde araştırma görevlilerine ödenen en düşük ücret devlet üniversiteleri ile aynı ve biraz üzerindedir. Öğretim görevlileri ise bu açıdan araştırma görevlilerinin kaderini paylaşmaktadır. Yani vakıf üniversitelerinin yaklaşık %87’si araştırma görevlileri ve öğretim görevlilerine devlet üniversitelerinden daha az maaş vermektedir.14

Ödenen ücretler ise öyle biraz düşük falan da değildir. Örnek olması açısından 2021 yılında devlet üniversitelerinde en düşük profesör maaşı 12.000 TL iken bazı vakıf üniversiteleri 7000-8000 TL gibi rakamlara profesör çalıştırabilmiştir. Yine birçok vakıf üniversitesinde araştırma görevlileri ve öğretim görevlilerine ödenen aylık maaşlar, olması gerekenin yarısından da azdır.14

Vakıf üniversitelerinin geleceği

Başka bir yazının konusu olmakla beraber, yeri gelmişken ifade etmeliyiz ki vakıf üniversitelerinde yaşanan tek sorun akademisyenlerin maaşları değil elbette. Çoğu vakıf üniversitesinin en önemli sorunu mali olarak sürdürülebilir olmamalarıdır. Pandemi döneminde online eğitim nedeni ile gelirler değişmezken giderlerin azalmış olması ve dolar kaynağı olarak görülen uluslararası öğrencilerin sayısının kontrolsüz artışı geçici bir rahatlama yaratmış oldu. 

Bir yandan sürekli yeni vakıf üniversiteleri açılırken diğer taraftan mevcut olanların yakın gelecekte –kelimenin işletmecilik açısından tam karşılığı olarak- iflas edeceği düşünüldüğünde durumun vehameti daha iyi anlaşılmaktadır. Çoğu vakıf üniversitesinde artık bir gerçeklik olarak kabul edilen, üniversite patronlarının üniversiteyi tam bir ticarethane olarak görmesi akademisyenlerin yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır. Bütün bunlar alt alta konulduğunda, vakıf üniversitelerinde neden uluslararası çapta araştırmaların çıkmadığı daha iyi anlaşılabilmektedir. Eğitim ve öğretim ise hak getire.

AKP nasıl “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile “paran kadar sağlık” anlayışını bir paradigma olarak toplumda yaygınlaştırdı ise yükseköğrenim alanında da “Yeni YÖK” sloganı ile aynısını yapmıştır. Bir yandan devlet üniversiteleri tarikatların ve bilumum gerici örgütlerin arka bahçesine dönerken diğer yandan buralardan kaçan çok sayıda değerli akademisyen eğitim sektörü patronlarının kucağına düşmüştür. AKP döneminde sağlıkta özel hastane furyası gibi vakıf üniversiteleri furyası yaratılmıştır. 

Türkiye’de kurulan tüm vakıf üniversitelerinin bir garantör üniversitesi vardır. Bunlar devlet üniversiteleridir ve olası mali ya da başka nedenlerle faaliyetleri askıya alındığında mağduriyetleri gidermek için vakıf üniversiteleri bu devlet üniversitelerine devredilecektir. En azından ilgili mevzuat böyle söylemektedir. 

Bu durumda işi hiç uzatmadan, tüm vakıf üniversiteleri devlet üniversitelerine devredilmeli ve Türkiye’de yükseköğretimin ticarileştirilmesine ilişkin ikinci girişim de böylece sona ermelidir. 

Sahi şu 6 partinin mutabakatında üniversitelerin ticarethaneye çevrilmesinden hiç bahsedilmiyor, değil mi? 

 

Kaynakça

  1. Sevgi, L. Vakıf Üniversiteleri Üzerine. http://www.akhisarhaber.com/vakif-universiteleri-uzerine-1785yy.htm.
  2. YÖK. VAKIF YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. https://www.mevzuat.gov.tr/anasayfa/MevzuatFihristDetayIframe?MevzuatTur=7&MevzuatNo=9768&MevzuatTertip=5.
  3. Çağlayan, R. Hukukumuzda Kamu Tüzel Kişiliği Kavraı ve Kıstasları. Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, https://dergipark.org.tr/tr/pub/mdergi/issue/24952/263391.
  4. YÖK’ün vakıf üniversiteleri raporundan: https://univder.org/vakif-universiteleri-ogretim-elemani-maaslarini-derhal-devlet-universiteleri-ile-esitlemelidir/.
  5. Akgüner, T. et al. Kamu hukuku açısından vakıf yükseköğretim kurumları (yasal dayanakları ve tüzel kişiliği). (2016).
  6. Batı, M. Vakıf üniversitesi öğretim elemanları ücret sorununun çözümü ne durumda? https://t24.com.tr/yazarlar/murat-bati/vakif-universitesi-ogretim-elemanlari-ucret-sorununun-cozumu-ne-durumda,34327.
  7. Yücel, E. & Cemil, K. Akademik Ekoloji: Akademisyenlerin Gözünden Üniversiteler. www.uniar.net.
  8. TOBB ve YÖK’ün yaptığı toplantıda vakıf üniversitesi akademisyenlerinin işçi statüsüne getirilmesi istendi – Medyascope. https://medyascope.tv/2022/03/02/tobb-ve-yokun-yaptigi-toplantida-vakif-universitesi-akademisyenlerinin-isci-statusune-getirilmesi-istendi/.
  9. VÜDAM, E.-S. ‘YÖK’e Sesleniyoruz! TOBB’un Vakıf Üniversitelerine Dair Amaç ve Hedeflerine İzin Vermeyeceğiz!’ https://www.egitimsenankara5.org/egitim-sen-ve-vudamdan-ortak-aciklama-yoke-sesleniyoruz-tobbun-vakif-universitelerine-dair-amac-ve-hedeflerine-izin-vermeyecegiz/.
  10. Bişkin, H. Mahkemeden karar: Akademisyen üniversiteyi eleştirdiği için işten atılamaz. https://www.gazeteduvar.com.tr/mahkemeden-karar-akademisyen-universiteyi-elestirdigi-icin-isten-atilamaz-haber-1512535.
  11. Nuh, G. Kovid-19 sürecinde 8 ay ücretsiz izne çıkartılan akademisyen hukuk mücadelesini kazandı. https://www.anadoluimages.com/p/ardahan-kovid-19-surecinde-8-ay-ucretsiz-izne-cikartilan-akademisyen-hukuk-muca/23881712 https://www.anadoluimages.com/p/ardahan-kovid-19-surecinde-8-ay-ucretsiz-izne-cikartilan-akademisyen-hukuk-muca/23881712.
  12. Tekin, A. Vakıf üniversiteleri için emsal karar: Ücretler eşitlenecek. https://www.gazeteduvar.com.tr/vakif-universiteleri-icin-emsal-karar-ucretler-esitlenecek-haber-1554498
  13. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Günlük Döviz Kurları. https://www.tcmb.gov.tr/bilgiamackur/201208/Aug_tr.html.
  14. YÖK. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Raporu 2021. (2021).
  15. Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi. https://www.turkegitimsen.org.tr/icerik_yazdir.php?Id=1924.

 

Comments are closed.

0 %