Gündem

Sosyalist Güç Birliği niçin önemlidir?

Prof. Dr. Oğuz Oyan

Sosyalist Güç Birliği neden önemlidir?    

Cumhuriyeti, hukuken kısmen ama fiilen bütünüyle tasfiye eden bir dinci-liberal-otokratik rejimin siyasi çoğunluğunu ve siyasi meşruiyetini artık önemli ölçüde yitirdiği bir sürecin sonunda Sosyalist Güç Birliği (SGB) doğuyor. Kapitalizmin ve onun son 40 yılını belirleyen neoliberal düzenleme rejiminin, kitlelere sefaletten başka bir şey getirmediğinin iyice anlaşılmaya başlandığı bir dönemde, emek hareketine yeni bir umut, yeni bir soluk, yeni bir örgütlenme dinamizmi getirmek üzere dört sosyalist hareket güçlerini birleştiriyor.

Bu güç birliği, sosyalist solun gerçek nicel potansiyelinin ortaya konulması ve geliştirilmesini de kuşkusuz içeriyor. Şimdi kendi özgün parti kimliklerini korumakla birlikte bu hareketlerin bir sosyalist odak olarak ortaya çıkabilmesi, yönelimi solda olmakla birlikte henüz sosyalist mücadele içinde yer almamış kitleler açısından ciddi bir çekim merkezi oluşturabilme olanağı sunuyor.

SGB, bu potansiyelleri harekete geçirme mücadelesinin bir parçası olmak zorundadır. Ama daha önemlisi bunun ilkeli bir güç birliğinin etrafında başarılmasıdır. Bu ilkelerin başına, eşitsizliği, adaletsizliği, emeğin sömürüsünü ve emperyalizmin tahakkümünü reddeden; laik, bağımsızlıkçı, kamucu ve emek merkezli yeni bir toplumsal düzenin kuruluşunu öngören hedefler yazılmıştır. Özelleştirilen tüm kamu varlıklarının tekrar kamulaştırılması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin devlet eliyle parasız olarak sunulması, tarımda yepyeni üretim, mülkiyet ve bölüşüm ilişkilerinin geliştirilmesi gibi politikalar ancak SGB tarafından uygulanabilecektir.

Bu bakımdan da SGB, Cumhur ve Millet İttifakları ile HDP etrafında oluşan ittifaklara eklenen bir dördüncü ittifak niteliğinde değildir. SGB, CHP ve HDP’nin temsil ettiği, ekonomik ve siyasi anlamda liberal temelli ve emperyalizmden ayrışamamış bir düzen-içi muhalefet anlayışının aksi kutbunda yer almaktadır. 

SGB, halk kitlelerinin sözde siyasi alternatifler arasında gerçek anlamda seçeneksiz bırakıldığı saptamasından yola çıkarak sahici bir siyasi seçeneği oluşturabilme iddiasındadır.

 

Aysel TEKEREK – TKH Genel Başkanı 

Sosyalist Güç Birliği halkın umududur

Bundan iki ay önce kuruluşunu ilan eden Sosyalist Güç Birliği, bugün ülkemizde sol siyaset açısından çok önemli bir yerde duruyor. Neden olduğunu özetlemek gerekirse iki noktanın altını çizmek gerekmektedir.

Bunlardan birincisi için, Türkiye’de emekçi sınıfların arayışlarına göz atmak önem taşıyor. Ekonomik kriz koşullarında bunalan, yaşamı her geçen gün daha kötüye giden emekçiler için içinde bulunduğumuz düzen herhangi bir yanıt üretemiyor. Üretmemeye de devam edecek. Halkı yoksulluğa mahkûm eden ve ülkenin bağımsızlığını emperyalizme peşkeş çeken, emekçilere tarikatları adres gösteren AKP iktidarı artık toplumun büyük çoğunluğu için yeniyi değil eskiyi temsil ediyor. Bununla birlikte Türkiye’deki sermaye iktidarı ve kapitalist düzen halkın büyük bir çoğunluğu tarafından daha fazla sorgulanır hale gelmiştir. Doğal olarak Türkiye’nin ilerici aydınları ve özellikle gençleri için emekçilerin siyasal alanda sesini yükseltmesi açısından Sosyalist Güç Birliği büyük bir olanak olarak görülmelidir.

Böylesi bir dönemde çıkarı bu düzenle çelişen tüm emekçiler için Sosyalist Güç Birliği önemli bir politik oluşum olarak Türkiye tarihinde yerini almıştır. Kısacası emekçilerin talepleri ile sosyalistlerin hedefleri ve programı artık daha büyük bir çakışma içerisindedir.

İkinci nokta ise kendimizle yani Türkiye solu ile ilgili. Geniş çerçevede düşünürsek 12 Eylül’den sonra, özelde ise Gezi direnişinden sonra Türkiye’de sola özellikle liberaller tarafından verilen akıl, CHP ya da HDP’nin desteklenmesi, buralardan siyasal ikbal elde edilmeye çalışılması yönünde olmuştur. Bu açıdan, uzun bir dönemden sonra Türkiye sosyalist hareketi bağımsız bir düzlemde solun gerçek ayağa kalkışını örgütleme yönünde ileriye doğru bir adım atmıştır. Seçim öncesinde, seçim platformunda ve seçimler sonrasında Sosyalist Güç Birliği halkın umudu ve gerçek sol değerlerin temsilcisi olma fırsatını yakalamıştır.

Şimdi bunun hakkını vermek için kolları sıvadık. Sosyalist Güç Birliği bu fırsatı mutlaka değerlendirecektir. Türkiye sol hareketinin hakkı, emekçi sınıfların gerçek temsilcisi ve devrim mücadelesinin ana unsuru olmaktır. Sıradan bir muhalefet hareketi ya da sermaye düzeninin kenar süsü olmak değil…

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir

Sosyalist Güç Birliği neden önemlidir? Öncelikle Sosyalist Güç Birliği burjuvazininin ve sözcülerinin “bu kış komünizm gelebilir” korkusunu yeniden canlandırmak için önemlidir. Toplumdaki sosyalist birikimi hayata geçirmek, topluma bir siyasi seçenek sunmak ve umudu yeşertmektir.

SGB sosyalist solun siyasi değerlerinin taşıyıcısıdır. Sağın ve dinci sağın yükselmesi kadar vahim olan, hem dünyada ve hem de Türkiye’de sol referansları kullanan siyasi hareketlerin de bu akıma kapılmasıdır. İslamcı siyasetin Cumhuriyet’in bütün kurumlarını yıkmaya yöneldiği ve faşizan bir yönetim kurduğu son yirmi yılda, hiç tereddütsüz ve hiç yalpalamadan Cumhuriyetin kazanımlarını savunmak ve ileriye taşımak sosyalistlerin sorumluluğu oldu. Sosyalistler laiklik, bağımsızlık, yurtseverlik, aydınlanma, kamuculuk gibi kavramların savunulmasında sorumluluk aldılar ve bu topraklardaki devrimci mirasa sahip çıktılar. AKP iktidarının karşısında sosyalist/komünist hareketlerin bu kavramlarının mücadelesinde ve birçok doğruda buluşmaları bugünleri hazırladı.  

Sosyalist Güç Birliği, yönelimi sol olmakla birlikte sosyalist mücadele içinde yer almayanlar için bir çekim merkezidir. Güç Birliği’nin içindeki yapıların özgün parti kimliklerini korumasıyla birlikte aydınlarla, meslek odaları temsilcileriyle, muhafeletin temsilcileriyle ve sendikacılarla birleşerek bir sosyalist odak olarak ortaya çıkması önemlidir. 

Sosyalist Güç Birliği önemlidir çünkü diğer ittifaklarda görülmeyen ilkesel bir ortaklık temeline sahiptir. Güç Birliği bir seçim ittifakı değildir. Cumhur ve Millet İttifakları ile HDP etrafında oluşan ittifaka eklenen bir başka ittifak olarak görmek yanıltıcıdır. İlkesel bir ortaklık temelinde bugünden yarına gericiliğe karşı laikliğin, emperyalizme karşı bağımsızlığın ve sömürüye karşı emekten yana bir ülkenin kurulması mücadelesidir. 

Zülal KALKANDELEN – Yazar

Sosyalist Güç Birliği, laikliğe sahip çıkan ittifaktır

Gericilik, yoksulluk ve yolsuzluğun şahlandığı bu dönemde, bağımsız, özgür, eşitlikçi ve laik bir ülke için anti emperyalist, kamucu ve laik bir sınıf siyasetini savunan parti ve oluşumlar Sosyalist Güç Birliği’nde bir araya geldi. Bu, solun etnikçi, mezhepçi, liberal ve emperyalist dayatmadan kurtulması açısından tarihi bir önem taşıyor. 

Ülkemizin sorunlarını sadece seçimle aşmak olanaklı değil; seçim sonrasındaki dönüşümde de sosyalistlere büyük görev düşecek.

Türkiye’nin içine sokulduğu bataktan çıkarılması için emperyalizme, gericiliğe, sermayeye, ranta ödün vermeden işçinin ve emekçinin hakkını, alın terini savunan, aydınlanmadan yana, Cumhuriyetin kazanımlarını ve laikliği sahiplenen, sınıf siyasetine odaklanan solun varlığı umudu diri tutuyor. 

Sosyalist Güç Birliği (SGB), Türkiye’nin devrimci seçeneği olarak kendine yakışanı yaptı ve çağrı metninde Türkiye’de yaşanan sorunların çözümü için laiklik konusunda gereken duruşu, en güçlü şekilde ortaya koydu. 

Hemen her gün kadın tecavüzü ve cinayetinin yaşandığı…

Kadın katillerine mahkemelerde “iyi hal indirimi” uygulandığı…

Türkiye’nin imzasının İstanbul Sözleşmesi’nden tarikatların talebiyle çekildiği…

8 Mart’larda güvenlik güçlerinin sokaklarda kadınlara şiddet uyguladığı…

Kadın sanatçıların hedef gösterildiği, şarkı sözlerinden ya da yazılarından dolayı dillerinin koparılmak istendiği…

Kısacası kadınların varlık mücadelesi verdiği bir döneme tanık oluyoruz.

Devlet yönetiminde laikliği hakim kılmayı ilke edinen SGB, bu nedenle bunun en başta kadınlar için elzem olduğunun altını çiziyor. 

Ardı ardına konser ve festival etkinliklerinin iptal edildiği, insanların kendi ülkelerinde müzik dinleyip dans etmelerinin bile engellendiği, yaşam tarzına müdahalenin giderek arttığı Türkiye, gençlerin en büyük hayalinin yurt dışına gitmek olduğu bir ülke haline geldi. SGB, bu nedenle yobaz baskıyı kıracak anahtarın laiklik olduğunu vurguluyor.

Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorun, eğitimdeki dincileşmedir. Eğitim birliğinin sağlanarak, tarikat ve cemaat okulları ile yurtlarının kapatılacağına dair en açık ifade de, SGB’nin çağrı metninde yer aldı. 

Çünkü sosyalist ittifak, bir yandan demokrasi vaat edip diğer yandan tarikatlarla kol kola siyaset yapanların aksine, demokrasi gelecekse laiklik ile birlikte ve onun sayesinde gelecek diyenlerin sesi.

Bu ittifak, ne İstanbul Sözleşmesi’nden ne de laiklikten vazgeçeriz diyen onurlu kadınların sesi.
Bu ittifak, eşit, özgür ve laik bir Türkiye’de yaşamak için mücadeleyi göze alanların sesi.
Bu ittifak, Gezi Parkı’nda olduğu gibi, baskıya ve zulme direnenlerin sesi.
Bu ittifak, laikliğin aynı zamanda sınıf bilincinin gelişmesi için de elzem olduğunu bilenlerin sesi!

Ercan BÖLÜKBAŞI – Devrim Hareketi MKK Üyesi

Türkiye büyük bir karşı devrim sürecinden geçiyor. AKP eliyle yürütülen karşı devrimin yarattığı yıkım emekçi halkın üzerine çöküyor. Yıkımdan kurtuluş arayanlar ise karşılarında 2002 AKP’sini referans alan ve 20 yıllık gerici dönüşümü kurumsallaştırmak ve kurallara bağlamak isteyen düzen muhalefetini buluyorlar. Halk gerçek sorunlarının tartışılmadığı bir siyaset düzlemine mahkum edilmiş durumda.

Mevcut düzlemde kamuculuk yok. Özelleştirmelerle pekişen yağma düzeninin nasıl işleyeceği tartışılıyor. Olan en son Bartın-Amasra örneğinde görüleceği gibi emekçiye oluyor.

Mevcut düzlemde laiklik yok. Hangi tarikatın iktidarı, hangisinin muhalefeti destekleyeceği belirlenmeye çalışılıyor. Türban konusu ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülüyor. Gençler tarikat yurtlarında can vermeye devam ediyor.

Mevcut düzlemde bağımsızlık yok. Gündeme ABD’nin planlarında rol kapma arayışı damga vuruyor. Türkiye’nin her anlamda dışa bağımlılığı sorgulanmaz kılınıyor.

Siyaseti bu düzlemin dışına çıkarmak, karşı devrim sürecine tersine çevirerek ülkemizi sorunlarının çözülebileceği devrimci bir rotaya sokmak mümkün. Zaten ülkenin sorunları, emekçi halkın durumu bu anlamda devrimcileri, sosyalistleri göreve çağırıyor.

Toplumsal alanda ciddi bir arayış var. Yoksulluğa, yağma ve talana, gericiliğe karşı öfkeli olan; asla teslim olmayan emekçiler, gençler ve kadınlar var. Halk kendi sorunları için laiklik, kamuculuk ve bağımsızlık ekseninde bir mücadeleye dahil edilebilirse, bu öfke çok hızlı bir biçimde umuda dönüşür.

Sosyalist Güç Birliği bu göreve yanıt verebilme potansiyeli nedeni ile önem taşıyor. 

Comments are closed.

0 %