Hafıza-i Beşer

Faşizme karşı büyük zaferin 77. yıldönümünde

Candan Badem

9 Mayıs 1945 insanlık tarihindeki en büyük zaferin, Avrupa’nın büyük kısmına hükmeden faşizme karşı özgürlük mücadelesi veren halkların zafer günüdür. Sovyet halkları İkinci Dünya Savaşı’nda faşizme karşı savaşın en büyük yükünü taşıdılar, tam bir ölüm kalım mücadelesi verdiler. Asker ve sivil olarak toplamda en az 25 milyon Sovyet insanı bu savaşta öldü. Karşılaştırma için öteki savaşan ülkelere bakarsak, Almanya’nın kaybı 7 milyon, Polonya’nın 6 milyon, Japonya’nın 3 milyon, Fransa’nın 600 bin, İtalya’nın 500 bin, İngiltere’nin 450 bin, ABD’nin 419 bin kişi oldu. Nüfusa oranla en büyük kayıplar Polonya, Belarus, Ukrayna, Rusya ve Baltık ülkelerinde oldu. SSCB’de binlerce yerleşim yeri ve işletme harap oldu. Buna rağmen sosyalizm bu savaştan güçlenerek ve Doğu Avrupa’da yayılarak çıktı. Bolşevikler birkaç yılda savaşın tahribatını onardılar, yıkılan fabrikaları, okulları, hastaneleri yeniden kurdular. ABD’nin başını çektiği dünya emperyalizmi savaşın hemen ardından sosyalist bloğa karşı Soğuk Savaşı örgütlemeye başladı. Ancak SSCB emperyalistlerin elindeki atom bombası tehdidini de ortadan kaldırmayı başardı. 1956 yılında SBKP yönetimini ele geçiren Hruşçov’un 20. Parti Kongresi’nde Stalin’e iftira ve yalanlarla dolu saldırısı dünya komünist hareketine çok büyük bir darbe vursa da sosyalizmin itibarı tüm dünyada yüksekti. SSCB, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı veren başta Çin olmak üzere eski sömürgelere destek veren en büyük güçtü.

Burjuva ideologları bütün Soğuk Savaş boyunca ve halen faşizmi dolaylı olarak aklamak için Nazizmle Sovyet sosyalizmini ve Hitler ile Stalin’i aynı kefeye (‘totalitarizm’) koymaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Bu ideologlar SSCB’nin faşizme karşı zaferdeki belirleyici katkısını küçültmeye de çalışıyorlar. Öyle ki kendini solcu sayan bazı tarihçiler bile örneğin SSCB’nin Japonya’ya savaş ilan etmediğini, Japon emperyalizmiyle savaşmadığını dahi iddia edebiliyorlar. Oysa SSCB, Nazizmi yendikten sonra Mançurya’yı işgal eden Japon emperyalizmiyle Ağustos 1945’te savaşa girerek  Moğolistan, Çin ve Kore halklarının Japon emperyalizminden kurtuluşuna ve Japonya’nın teslim olmasına da yardım etmişti. Soykırımcı Nazilerin manevi mirasçıları olan kapitalist ideologlar Nazilerin Yahudi ve Çingeneleri toplu olarak öldürmek için kurdukları toplama kamplarının en büyüklerinden olan Auschwitz Kampını ele geçirip orada sağ kalan insanları kurtaran Kızıl Ordunun adını vermek dahi istemiyorlar. Savaş öncesinde bütün Avrupa’nın Hitler’i yatıştırmakla meşgul olduğunu, İngiliz ve Fransız emperyalistlerin SSCB ile Avrupa’da kolektif güvenlik antlaşması imzalamak istemediklerini ve Hitler’i SSCB’ye saldırmaya teşvik ettiklerini unutturmak istiyorlar. Kendi suçlarını bastırmak için Stalin’in Hitler ile birlikte Polonya’yı bölüşme antlaşması yaptığı yalanını yayıyorlar. Üstelik bu ve başka yalanlara Putin de onların yanında katılıyor çünkü o da komünizme düşman.

Büyük Zaferin 77. yıldönümünde bugün sanki tarih kendini tekrar ediyor. İkinci Dünya Savaşı’nın başında olduğu gibi sanki bir kez daha Avrupa’nın bütün kapitalist güçleri eski SSCB’nin varisi gibi gördükleri Putinist rejime karşı her türden milliyetçileri ve faşistleri destekliyor, silah ve cephane gönderiyor. Ukrayna, Rusya, Polonya ve Baltık ülkelerinde uygulanan komünist simgelere yönelik yasakları (dekomünizasyon) bütün Avrupa’ya yayma girişimleri var. Ukrofaşistler “Alman tankları bir kez daha Ukrayna toprağında Ruslara karşı savaşıyor” diyerek mutlu oluyorlar. Bu Ukrofaşistlerin öncülleri 1918’de Bolşevik Rusya’ya karşı Alman emperyalizmiyle işbirliği yaparak Alman ordusunu Ukrayna’ya sokmuşlardı. Yine bunların öncülleri olan Bandera gibi faşistler hem Polonyalılara ve Yahudilere karşı soykırım hem de Nazilerle işbirliği yaptılar.

Şimdiki durumda Rusya’da da antikomünistler iktidarda. Her iki rejimin de oligarşik olduğunun belki de en simgesel göstergelerinden biri Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuğa girişen oligark Roman Abramoviç’tir. Roman Abramoviç aynı zamanda düne kadar hırsız oligarkların servetini hiç dert etmemiş olan İngiliz ve Avrupa liberallerinin ve muhafazakarlarının ikiyüzlülüklerinin de göstergesidir. Bugün bütün eski SSCB halkları halk düşmanı oligarşik dikta rejimleri tarafından yönetiliyor. Rusya’daki rejim ile Ukrayna’daki rejim arasındaki fark Ukrayna rejiminin fazladan Neo-Nazilere göz yumması ve hatta desteklemesi ve emperyalist ittifak NATO’ya üye olmak istemesidir. Rusya’da rejim ne olursa olsun ülkenin jeopolitik gerçekliği yüzünden Neo-Nazilere ve NATO’ya karşı olmak zorunda ancak Putin rejimi bunun dışında Ukrofaşistlerle aynı kapitalizmin yolcusudur. Ukrofaşizmin hayata geçirdiği dekomünizasyon Rusya’da da biraz daha düşük hızla hayata geçiriliyor. Ukrayna’daki Neo-Nazi yandaşı rejim son sekiz yıldan beri her türlü komünist örgütü, partiyi, simgeyi, imgeyi, sloganı olduğu gibi 9 Mayıs Zafer Bayramı kutlamalarını da yasaklamıştı. Rusya oligarkları ise Ukrayna’daki gibi komünizmi doğrudan yasaklamak yerine Züganov adındaki Ortodoks Rus milliyetçisinin sözde komünist partisi dışındaki gerçek komünist partilere göz açtırmıyorlar. Daha geçenlerde Saratov’da Kirov caddesinin adını halka sormadan Stolıpin caddesi yaptılar. Rusya Federasyonu içindeki Başkurdistan Cumhuriyeti’nin başkenti Ufa’da bir Marksist tartışma kulübünün üyelerini (yerel meclis Kurultay’ın vekili Dmitriy Çuvilin dahil) terörizm suçlamasıyla tutukladılar. Devlet kanalı Rossiya 1’de Ataman Krasnov, Amiral Kolçak gibi Beyaz Ordu generallerini vatansever kahramanlar gibi, Nazi işbirlikçisi Rus generali Vlasov’u mağdur ve mazur gibi gösteren yayınlar yaptılar. Son çar Nikolay Romanov’u nerdeyse aziz mertebesine yükselttiler. Rus Ortodoks Kilisesinin Lenin’e hakaret ve iftiralarına göz yumdular. Okullarda dua edilmesini dahi önerdiler. Bu arada Kazakistan’daki oligarşik rejim de bu yılki 9 Mayıs kutlamalarını bütçe kısıtlamalarını bahane ederek iptal etti. Oysa Kazakistan da faşizme karşı büyük savaşta büyük kayıplar vermişti. Rusya’daki oligarşik rejim kendi ülkesinde komünistlere göz açtırmazken, her yıl 9 Mayıs zafer gününde Kremlin’de Lenin mozolesini perdeleyip görünmez kılarken (nitekim bu yıl da bu yazının yazıldığı sırada Lenin mozolesini perdelemeye başlamışlardı) Ukrayna’yı Nazilerden kurtaracağına inanmak güç. Sosyalizmin ve SSCB’nin orak çekiçli kızıl bayrağı bugün Ukrayna’da Rus ve Ukrayna milliyetçilerinin ve oligarklarının değil, “babam bu bayrak altında savaştı” diyen Ukraynalı ninenin ve her iki ulustan komünistlerin elindedir.

SSCB’de ve Doğu Avrupa’da sosyalizmin yıkılmasının sebebi sosyalizmin düşmanlarıyla mücadele etmek yerine uzlaşmayı ve barış içinde bir arada yaşamayı tercih eden parti yönetimleri oldu. Faşizm burjuvazinin gerektiğinde emekçilere ve halklara karşı kullanmak üzere hep bir kenarda hazır tuttuğu bir silahtır. Kapitalizm var olduğu sürece faşistler de var olacaktır. Komünistlerin görevi iki kardeş halk arasındaki savaşa son vermek için her iki oligarşik rejime karşı mücadele etmektir.

Comments are closed.

0 %