Gündem

Bu Sefer Parayı Bulduk: NFT

Deniz Olcay

Çok da uzak olmayan bir geçmişte hayatımıza giren ve kısa süre önce “Nitelikli Fikri Tapu” olarak Türkçeye çevrilen NFT için sonda söyleyeceğimiz şeyi başta söyleyelim; “Nitelikli Sahtekârlık”

NFT kısaca herhangi bir söz, mesaj, resim, fotoğraf vb bir nesnenin değiştirilemez şekilde sanal dünyada anahtarlanması anlamına gelmektedir. Bu anahtarın sahipliğinin blokzincir teknoloji ile belirlenmesiyle birlikte zincire bağlı kayıt defterlerine işlenmesi sonucunda mülkiyetin adreslenmesi gerçekleşiyor. Teknik işleyiş açısından kripto paralardan pek de farklı değil yani, ancak burada konu “ileride para edebileceği düşünülen” nesnelerin sahiplendirilmesi söz konusu.

Amerikan rüyasının bir parçası olarak pompalanan herkesin zengin olabileceği sanrısı, kısa yoldan para kazanma fikirlerini her dönem körükleyedurur. Blokzincirde kripto paraların değerlenme ihtimali karşılığında satılan sahte umut burada nesnelerin sanal olarak değerlemesi umudu olarak karşılık bulmaktadır.

Somutlayarak devam edelim. Bir karikatürist bir karakter çizer; örneğin bir maymun. Bu maymunu farklı renk ve ifadelerle çizen sanatçı eserlerini NFT olarak satışa çıkartır ve insanların önce onun biçtiği değerle satın almasını bekler. Satılan NFT’ler bir değer yaratır ve sanatçının isterse yeni NFT’leri için bir fiyat belirlemesine yardımcı olurken sattığı NFT’ler de artık yarattığı piyasada elden ele belirlenen piyasa fiyatıyla gezmeye başlar. Mor maymun 20 dolara satılırken kırmızısı 25 dolara, sarısı ise birkaç bin dolara satılabilir. Bunu belirleyen artık piyasadır.

Kripto paraları için kullanım alanı arayan, ortaya çıkan yeni kullanım alanları ile cüzdanları kabaran “yatırımcılar” için bu alan bulunmaz bir nimet gibi ortaya çıktığından beri hayli hareketli. Ürünün sahibi blokzincir teknolojisi ile değiştirilemez durumda. Tabi kripto cüzdanınızın bulunduğu sunucu veya sürücünün yanması, hacklenmesi gibi ihtimalleri bir kenara bırakırsak. Bu başınıza geldiyse geçmiş olsun artık. 

Peki objelerin sahipliği ne işe yarayacak sorusu ne olacak? İsteyen o maymunun yüksek kaliteli çıktısını alıp evinin duvarına asamaz mı? Tabi asabilir, bunu engelleyen herhangi bir kural yok. Kriptoculara göre eve Mona Lisa tablosunun röprodüksiyonunu asmanızı da kimse engelleyemez. Fakat NFT sahipliği sanat eserleri gibi fiziksel bir sahiplik içermiyor. Yani Mona Lisa Louvre Müzesi’nde sergilenmeye devam ederken ortada birden çok sanatçının imzası olan Mona Lisa NFT’leri satılabilir. İsteyen NFT’sini çıkartır ve satar, bu kadar basit. Fiziksel olarak sanat eserine sahip kişi veya kurum da aynı eserin NFT’sini çıkartabilir ama aynı eserin diğer NFT’leri kadar değerli olmayabilir. Değeri belirleyen piyasadır.

Piyasa mı, nerede?

Peki piyasayı kim belirler? Sorunun cevabı belirsiz. Siz yaptığınız yüzlerce maymun NFT’sini farklı  cüzdanlarınızdaki kripto paralarla satın alabilirsiniz. Önce 1 numaralı cüzdanınızdan 2 numaralı cüzdanınıza 1 btu karşılığında satar, sonra 2 numaralı cüzdandan 3 numaralı cüzdana 10 btc karşılığında satabilir ve maymunlarınız için fiyatlarla oynamaya başlayabilirsiniz. NFT’leriniz üzerinde hareketlilik birkaç kişiyi çekmeye başlarsa dışardan alıcılar işe dahil olmaya başlar ve yavaş yavaş fiyatlar artmaya başlar. Ve sonra bir bakmışsınız ki bir maymununuz 1 milyon dolara el değiştirmiş. Çıkarttığınız NFT’ler yok satıyor. Tebrikler artık “parayı buldunuz”, değeri düşürmemek için daha az sayıda ürün çıkartmaya çalışın artık.

Kim alır satar maymun resmini?

Aynı sanat eserlerinde olduğu gibi NFT satışları da bir çok muammayı içermektedir. Elinizdeki NFT’nin değerini belirleyen şey kara para ticareti de olabilir ama sizin için bu önemli değil. Kolombiya’dan yola çıkıp Mersin limanına başarıyla ulaşan uyuşturucu da olabilir. Nasılsa blokzincir teknolojisi ile paranın izi takip edilemez. Dolayısıyla kara para aklama için muazzam bir araçtır. Bu paralar karşılığında alıp satılan şey ise aslında anahtarlanmış bir internet linki de olabilir ve bu linkin ucunda bulunan maymununuz bir gün buhar olup uçabilir ya da antilopa dönüşebilir. Kısacası her şey sanal her şey yalan….

Bir de metaverse arazileri var

Bir de metaverse konusu var. NFT ile neredeyse iç içe geçmiş şekilde tartışılıyor. Metaverse’te Kadıköy’de boş arsa kalmamış, Sultanbeyli arazileri Cihangir’den değerliymiş, X şirketi dükkan açmış vs diye uzayıp giden haberlerle her gün kaşılaşır olduk. 

Metaverse’ü son dönemlerde duymaya başlamış olsak da aslında yeni bir fikir değil. 2000’li yılların başında ortaya çıkan “Second Life” oyununu duyanlar için hiç değil. Şirketlerin veya kişilerin yarattığı sanal dünyalar olarak düşünebiliriz Metaverse’ü. Bir sunucu açıp üzerinde bir takım oyunlaştırmalarla orta çağ, yeni çağ ya da uzak geleceğe ait bir evren yaratmak ve bu evrende bir takım arazilerin, metaların kripto paralarla (ya da gerçek paralarla) alınıp satılmasını sağlamanız yeterli. Bunun cazip hale gelmesi için önceki projeleri değerlenmiş bir isim olmanız ya da iyi bir senaryo ortaya çıkartmanız yeterli olabilir. Bu da aslında sanılanın aksine tek bir metaverse değil birbirinden bağımsız çok sayıda metaverse’ün olduğunu anlamamız için yeterli. Yine NFT’de olduğu gibi bazı projelerin değerlenmesi ve hatta tekleşmesinin gerçekleşmesi de ihtimal dahilinde. Aynı blokzincir teknolojisinde olduğu gibi silinemez bilgiler ile inşa edilmiş olduğu için güvenli olduğu iddia edilen projeler şimdilik daha değerli, böyle size kızan sunucu sahibi karakterinizi ya da sahip olduklarınızı tek tuşla silemez. 

Peki ne işe yarar?

E-posta, anlık mesajlaşma vs gibi sistemlerde olduğu gibi teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan her ürünün mutlak bir faydaya dönüşmesi mümkün olmayabilir. Yıllarca görüşmediğiniz arkadaşlarınızla Bizans’a karşı kılıç sallama, hipersonik jetlerle uzaylılarla savaşma vs gibi “fırsatları” bir kenara bırakırsak şu anda bu fikrin ortaya çıkardığı herhangi bir “fayda” bulunmamaktadır. Fakat “geleceğin teknolojisi”, “üfff acayip bi şey” vs diye ortada gezinen arkadaşlarımız için asıl fayda fiziksel dünyada kaçırılmış olan zengin olma (ya da daha çok zengin olma) fırsatlarını barındırmasıdır. Evde oyun oynarken birinin xxx metaverse’ünde sahip olduğunuz şapkaya binlerce dolar verebilme imkanıdır. Çünkü geçen gün gazetede benzer bir şeyin yaşandığını görmüşsünüzdür ve bu sizin de başınıza gelebilir. Neden gelmesin ki? Metaverse’te karakteriniz, arsanız yoksa gelemez tabi. O zaman fırsatı kaçırmayın ve hemen şirketimizin evreninden bu sanal dünyaya dahil olun. 

Teknoloji sevdalısı bu arkadaşlara cennetten arsa satmaya kalksanız size demediklerini bırakmazlar ama internetteki cennette onlara herhangi bir şeyin “nitelikli fikri tapusunu” satabilirsiniz. Bunu biraz eleştirdiğinizde geleceğin teknolojisini anlamamak, popüler yönelimlerden uzaklaşmak, mevcut statükonun parçası olmak, merkezi sistemlerin ve onların bugünkü sahiplerinin (başta Bill Gates olmak üzere) sözcülüğünü yapmakla suçlanabilirsiniz. Bu arkadaşlara kötü sürprizi yapan ise bu teknolojilerle parası dahilinde her türlü manipülasyonu yapan Elon Musk oldu.

Basarım Parayı, Kapatırım Hesapları

Twitter’ı 44 milyar dolar gibi muazzam bir fiyata satın almak için teklifte bulunan Musk’ın anonim hesapları kapatmak istediği, kimlik doğrulama ile uygulamaya girilmesini istediğine dair söylentilerin doğru olup olmaması bir yana Tesla fabrikalarında çalışma şartları, lityum madenlerini barındıran Bolivya’da Morales’e yapılan darbeyi sahiplenmesi ve “kimi istiyorsak deviririz” demesi, kendisini takip eden kriptosevicileri kah zengin edip kah fakirleştirmesi ile gerçek bir oligark olduğu  ortada. İyi veya kötü NFT, kripto para gibi borsalardaki eğilimleri yönlendiren kanal olarak görülen Twitter’ın doğrudan manipülasyonlarıyla bilinen bir oligarşin eline geçmesi “piayasayı” daha da hareketlendireceği kesin. “Yeni düzen” yeni zenginleri de beraberinde getirecek, yeni zenginler zengin olma umudu taşıyan yeni kurbanları bu sisteme sokacak, Musk’ın cüzdanı her geçen gün daha da kabaracak. Kripto para, NFT gibi yeni akımlar “Sülün Osmanların” size Metaverse’te köprü satmaları için daha da ballandırarak propaganda yapmalarını sağlayacak. Kısaca ortalık Sülün Osman ve zengin olmayı başaramayan “enayilerle” dolu. 

Uyanık zenginlerden biri de kısa bir süredir kulaktan dolma bilgileriyle sosyalizmi hedef alarak ilgi çekmeye çalışan “büyük liberal” Besim Tibuk’un oğlu Kerem Tibuk. Sahip olduğu kripto para borsasının yaklaşık 3 milyar dolara satılacağının gündeme gelmesi ile ne yapar bu borsalar sorusu da ortaya çıktı. Yaptıkları şey basit; zengin olma ya da treni kaçırmama hevesiyle bu mecralara girenlerden işlem komisyonları alıyorlar. Bu teknolojilerin ne kadar kaynak kullandıkları, ekolojiye ne denli zarar verdikleri, ne işe yaradıkları, toplumsal faydaları onlar için önemli değil. Enerjiye ihtiyacın yarattığı krizin, açlığın, yoksulluğun bu faydasızlık ve açgözlülük olduğunu görmezden gelerek, bütün bunlara yol açanın serbest piyasa diye sunulan kapitalizm olduğunu pas geçerek “sosyalistler sermayeye el koymak dışında bir şey vaat etmiyor” çiğliğini utanmazca propaganda ediyor. Komisyonlarda kesinti olmasın yeter diye düşünüyor. İnsanlığın kurtuluşu için lise sıralarında mücadele eden arkadaşlarımız alınmasınlar ama çok sevdiği karikatüre atıfla bitirelim; “Haklısın liseli dostum, bütün teorilerimizi çürüttün çektiğin bir video ile…”

Comments are closed.

0 %