Gündem

Onca acının içinde güzel ve rahat günlere inanmak

Alev Doğan

Bu yazıya defalarca kez başladım. Hiçbir giriş beni memnun etmedi. Yazdım, sildim, yazdım, sildim. Çünkü gözümüzün önünde yaşanan emperyalizmin dünyaya armağan ettiği bu kanlı süreci tarif edecek, anlatacak uygun kelimeleri bir türlü bulamadım. Nereden başlanması gerektiğinin yanıtını hala bulabilmiş değilsem de kendimce gözümün gördüğünü, kulağımın işittiğini ama aklımın almadığını anlatmaya çalışacağım. Belki nereden başlanması gerektiğini bu yazı bana anlatır.

Uzun süredir bildiğiniz bir olguya kimi zaman sanki ilk kez karşılaşıyormuş gibi şaşkınlıkla bakakalırsınız ya hani, nasıl olur dersiniz, işte Filistin sorunu tam da böyle bir şey. Nasıl olur, bir halkın yurdu onun elinden nasıl alınır, nasıl bu kadar pervasız olunur, nasıl kimse sesini çıkartmaz… Bütün bu nasılların arasında sıkışıp kalmışken Nâzım’ın “Kuvayi Milliye Destanı”nın şu dizeleri yetişti imdadıma: “… şayak kalpaklı adam/nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden/güzel, rahat günlere inanıyordu …” 

Yazının tamamına erişmek için abone olmalısınız. Tıkla, abone ol

Comments are closed.

0 %